Uzunca bir ara verdim bloğa, takip edenler farketmişlerdir.
Annemin gün sırası gelmişti. Hani para ya da altın toplanan, hanımların yatırım aracı olan günlerden bir gün. Faizden uzak, borçlanma sistemi desek de yeridir. Günü erken alan, parayı daha sonra üzerine faiz gelmeden her ay arkadaşlarına ödemiş oluyor. Tabi sadece para toplamak da değil gaye; yeyip içip hoş muhabbet etmek. Annemler de iş yerindeki arkadaşları ile böyle bir gün yapmışlar. Bir telaş ki sormayın.
Önce temizlik yapmaya başladık. Halılar, koltuklar yıkandı; camlar, kapılar, duvarlar, hatta petekler silindi, evin altı üstüne getirildi. Evin misafir ağırlayabilecek duruma geldiğine kanaat getirene kadar evi parlattık. İyi de oldu, bahar temizliği de aradan çıkmış oldu.
Sonra pasta, börek telaşı sardı bizi. Ne ikram etmeli de misafirleri memnun etmeli? Abartılı Türk misafirperverliğini biz de sergiledik tabi, kanımızda var bir kere. Hepsini çok beğendiler.
Annem, Diyanet'e bağlı olan kurslardan birinde Kur'an Kursu Eğiticiliği yapıyor. Eve gelen iş arkadaşlarının da doğal olarak hepsi hoca. Öyle olunca da sohbet, muhabbet de yeri geldi dini konulara değdi, geçti. Hocaların bazıları Umre'den yeni dönmüşlerdi. Üzerlerinde bir sukunet, bir huzur vardı sanki. Özellikle Melek Hoca'nın üzerinde hoş bir hal vardı göze çarpan. Eğer okuyorsa, gözümden kaçmadı ruhundaki yumuşama. Umre yaramış kendisine, yumuşacık olmuş. Fatma Hoca, bir ara Hz Aişe Validemiz'den bahsetti. Ben de bir "Hz Aişe Fan"ı olduğum için anlattığı hadisi buraya alıntılıyorum:
Hz. Aişe, Peygamberimizle (SAV) yeni evlenmişti.
Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini…
Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle (SAV) konuşmadan edemedi.
“Ey ALLAH’ın Resulü (SAV) beni seviyor musun?”
“Evet Ya Aişe tabi seviyorum!”
Hz. Aişe dahasını da merak ediyordu acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (SAV) sevgi şeklini tanımladı eşine:
“Kördüğüm gibi.”
Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi çünkü kördüğüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için Hz. Aişe sık sık sorardı:
“Ey ALLAH’ın Resulü kördüğüm ne âlemde?”
Peygamberimiz (asm) Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
“İlk günkü gibi…”
(İbn Hanbel Müsned 6: 210.)
Allah bize de böyle sevgi dolu evlilikler nasip etsin. Ne hikmetse ben Hz. Aişe'yi çok seviyorum. Peygamberimizi kıskanmalarını, onu sevme tarzını... Eşlere de tavsiyem, hanımlarına bin kere de olsa söylesinler sevdiklerini. Bıkmayız. Seviyoruz sevildiğimizi duymayı.
Neyse konuya dönelim. Günün sonunda bir de kağıtlara herkesin isimlerini yazmışlar, kura çektirdiler. Diğer güne kadar herkes kendisine çıkan isme dua edecekmiş. Bana da Selma Hoca çıktı. Aklıma geldikçe duama onu da ekliyorum.
Bu arada Aysel Hoca'nın da kedisi varmış, adı Koşkoş'muş. Adına bayıldım, söylemeden geçemicem. Ne tatlı bir isim o öyle:)
Yaptıklarımızın tariflerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
(Tariflerin bir kısmını daha eklemedim, ama ekliyorum, belki de siz bu yazıyı okurken ben çoktan tarifleri eklemişimdir.)
(Bu tarif çok yakında... Övüle övüle bir hal oldu. Annemin ellerine sağlık)
2 yorum:
Merhaba Humeyracim.Yemekler cok leziz ozenerek hazirlanmis belli.Ama daha bi guzel olan sey de paylastigin hadis.Allah hepimize sonuna kadar boyle kordugum olan evlilikler nasib eylesin.Aeol:)))
BENİM ABLAMDA KURAN KURSU HOCASI..
HERŞEY HARİKA GÖRÜNÜYOR ELLERİNE SAĞLIK.
Yorum Gönder